20 Aralık 2011 Salı

Echeveria pulvinata 'Ruby Blush'


Aile: Crassulaceae
Cins: Echeveria
Tür: pulvinata
Kökeni: Özel yetiştirme (Melez)

Soğuk Dayanımı: Literatürde -7 görünüyor. 
Yine de dondan korumakta fayda var.
Işık isteği: Temmuz-Ağustos aylarında yakıcı güneşten korumak koşulu ile güneşli ortam
Su isteği/Bahar ve yaz ayları: Toprağı tamamen kurudukça
Su isteği/Kış: Dondan korunduğu takdirde 1-1,5 ayda bir. Ayrıca kışı hiç sulama yapılmadan da geçirebilir.
Toprak isteği: Su geçirgenliği yüksek, kumlu toprak karışımı
 Büyüme: Ortalama boy 15-30 cm
Çiçeklenme: Kış sonu, ilkbahar başı






Ayrıca: Yaprakları güneşten yanmayacak kadar bol ışıklı ortamlarda şeftali tüylü yapraklarının uç ve kenarları kızararak çok güzel bir görüntü ortaya çıkar. 
Çiçekleri gösterişli ve turuncu renktedir. Işık yoğunluğu yükseldikçe çiçeklerindeki kırmızı ton oranı artar.

Echeveria pulvinata 'Ruby Blush' ile ilgili metin için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.

Echeveria pulvinata 'Ruby Blush': Yeşil ve turuncunun muhteşem uyumu... Turuncu ateşi...

17 Aralık 2011 Cumartesi

Euphorbiaceae: Sütleğengiller

Aşağıdaki metin Sayın Gülnar Önay'ın "Dünya Isınıyor Bahçem Değişiyor" kitabından alınmıştır. İzni için Sayın Gülnar Önay'a teşekkür ederiz.

Genel bilgi

Bu geniş aile 320 tür 5000 -8000 arası alt tür barındırır. Kutup

bölgelerinin dışında tüm dünyaya yayılmıştır. Dış görünüşleriyle
birbirinden çok farklı olan bu aile üyelerinin tek ortak özelliği,
beyaz, yapışkan ve koyu özsularıdır (latex). Pek çoğumuz ilkbaharda
kırlar ya da yol kenarlarında irili ufaklı yeşil-sarı-kırmızı
çiçeğimsi yaprakları olan bitkileri toplamak ister ve kopardığımız
zaman anında elimize bulaşan yapışkan beyaz sıvıyı fark ederiz. Bu
yapışkan sıvı zehirlidir.

Ilıman iklim bahçelerinde ağaç ve evlerimizde de bir iç mekan

bitkisi olan kauçuk bitkisinin Güney Amerika'da yetişen ve
sütleğengillerden olan bir türünden (Havea brasiliensis) elde
edilen kauçuk zamanında bir sanayi devrimine neden olmuştur. Güney
Amerika yerlilerinin dilinde kauçuk adı, (cautchouc ) cao: "Ağaç", tchu
da: "Ağlayan" anlamına gelir.

Euphorbia adının kaynağı (etimolojisi)


Bitkinin ailesine İ.S I.yy da Sudan kralı II Juba 'nın doktoru

Euphorbus 'un adı verilmiş. Doktorumuz Atlas dağlarında bulduğu ve
yakıcı sütü olan bir bitkiyle frengi hastalığını iyileştirmekle
uzmanlaşmış . Bitikleri sınıflandıran Linne'de bu adı aynen korumuş.

Ünlü Plinus da yine sütleğen sıvısıyla yılan sokmalarını tedavi

etmiş . Yılanını soktuğu yer neresi olursa olsun kişinin kafatası
derisine bir çizik atar ve bu sıvıyı hasta kendine gelinceye değin
oradan akıtırmış (pek önerilecek bir uygulama olmasa gerek).
Şimdilerde Fas'ın güneyinde Agadir'de soğuk algınlığı, anjin ve
nezleye iyi geldiği söylenen sütleğenbalı satılmakta.

Genel bilgi


Dünyamızın çeşitli bölgelerine yayılan sütleğengiller, yapı ve görünüş

olarak sukkulent ve kaktüslere çok benzerlik gösterir. Genelde çok
geniş bir alana yayılmış, kuraklığa dayanıklı ılıman iklim
bitkileridir. Kışın hemen hepsinde büyüme durur ve bitki dinlenme
dönemine girer. Doğal ortamlarında tüm yaz boyunca neredeyse hiç
yağmur yüzü görmezler bu nedenle az su isteyen bahçeler için ideal bir
bitki türüdür. Cinslerine göre vejetasyon farklılığı gösterseler
de, genelde ilk bahar ve yaz büyüme ve gelişme dönemleridir

Bitkiler, cinslerine göre otsu, bir yıllık ya da çok yıllık; sarmaşık,

bodur ağaç, çalı ya da kaktüs biçimindedir. Daha önce de belirttiğimiz
gibi kimileri kaktüs ve sükülentlere çok benzer öyle ki konunun uzman
üreticileri, meraklıları ve uzmanları dışında ayırt edilmeleri
oldukça zordur.

Otsu sütleğenler genelde küçük bir çiçek kılıfı içinde dişi ve eril

organları bulundurur. Bu çiçek kılıfları, bitkisine göre değişim
gösterir tek başına ya da gurup halinde olabilir Bitkinin türü ve
çiçeğin durumuna göre sapın ucunda ya da yaprak altında geniş ya da
piramidal biçimde sarı,( E macrocarpa), kırmızımsı (E rigida ) ve
pembe çiçeğimsi yaprakla çevrilmiştir. Çiçek tozu taşıyan böceklerin
ziyafeti olan bu renkli yapraklar, otla beslenen hayvanlar için tam
bir zehirdir.

Üretim


Tohum elde edilebilen ya da sağlayabilenler 25-30 derecede iyi bir

üretim torfuyla filizlenmeyi başarabilirler. Bunun için çok sıcak
olamama koşuluyla kalorifer üstleri de önerilebilir. Tohumlar bir
kez filizlendikten sonra sıcaklık düşürülebilir.

Çelikle üretim


Özen ve dikkat istese de daha sık uygulanan bir yöntemdir.


1-Temiz ve alkole batırılmış bir çakı ya da budama makasıyla dal

gövdeden kesilir, akan suyun altında sütlü sıvının akması sağlanır ve
temiz bir bez ya da kağıt havluyla bu kısım kurulanır. Açık yarada
oluşabilecek mantar hastalıklarını önlemek için doğal önlem olarak
bitkinin yaralı kısmına tarçın tozu ya da odun kömürü sürülür.
(Kimyasal önleyiciler de var ama meraklılarına önermiyoruz)

2-Kuru bir kağıt ya da bez üzerinde yara büzüşüp kapanıncaya değin

korunur. (en az 1hafta 10-15gün)

3- Saksıya dikilir (bak toprak cinsi), toprak yüzeyi kurudukça su

verilir aydınlık bir yerde korunur, doğrudan kızgın güneş ışınlarına
dikkat! Birkaç ay sonra filizlenme görülür . Eğer çelik tutmamışsa
kısa sürede gövde eğilir ve cansız bir görünüm alır bu durumda
başarısız çelik sökülüp atılır.